1980’lerde haberleşme amacıyla kullanılmaya başlayan cep telefonları, gelişen teknolojiyle birlikte çeşitli formlara dönüşerek hayatın her alanında yerini aldı. Günümüzde çocuklar teknolojinin içine doğup teknolojiyle birlikte büyüyorlar. Canlılar için olası karsinojenik sınıfında yer alan düşük frekanslı elektromanyetik alana sahip cep telefonları (Atakır, Ceyhan & Özevci, 2021) başta olmak üzere tablet, bilgisayar, televizyon gibi birçok elektronik alet tek başına değil toplu olarak çocuklarımızın ve bizim elimizde dönüşümlü olarak yerini alıyor. Teknolojinin hayatı kolaylaştıran, bilgi edinimini hızlandıran yönleri olsa da kullanım sıklığı ve süre artışı, içeriğin güvenilirliğinin tartışılır olması, bilgi kirliliğine maruz kalımı, fazla radyasyon alımı, duruş bozuklulukları gibi nedenlerden dolayı fiziksel, zihinsel, psikolojik problemlere neden olmaktadır (Mustafaoğlu, Özdinçler,Yasacı & Zirek, 2018). Bununla birlikte gelişimsel problemler, kas-iskelet sistemi bozuklukları, üreme sağlığı problemleri, Alzheimer - Parkinson gibi nörolojik problemler, obezite, göz yorgunluğu gibi sağlık sorunlarına yol açtığı profesyonellerce kanıtlanmıştır. Washington Üniversitesi biyomühendisi Henry Lei ve arkadaşları yaptıkları araştırmada, cep telefonu sinyallerinin DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozarak kırılmalara yol açtığını gözlemlemişlerdir.
Bunların yanı sıra psikolojik açıdan da yadsınamaz zararları ortadadır. Kontrolsüz kullanıldığı durumlarda baş ağrıları, uyku kalitesinin azalması, hafıza zayıflaması, konsantrasyon eksikliği, dikkat dağınıklığı (Gökel, 2020), yoğun stres, yorgunluk, kaygı bozukluğu, okb, panik atak, depresyon, kendilik algısında bozulma, öz-saygı bilincinin zayıflaması, düşünce karmaşası, öfke problemleri, duygu-durum bozuklukları gibi birçok probleme yol açtığı bilinmektedir.
Ekrana fazla maruz kalan çocuklarda uyaran fazlalığı nedeniyle öfke kontrolünün sağlanamaması, dikkat dağınıklığı, otizm belirtileri, davranış bozuklukları, duygu karmaşası gibi etkiler tespit edilmiştir (Özgür, Kulemen, Boyuneğmez, Abdurahman, Ulusoy, & Şahin, 2024).
Peki yaşadığımız dijital çağda hayatın içinde var olan ve zaman zaman kullanımının kaçınılmaz olduğu teknolojik aletlerin olası zararlarından korunmak için neler yapılmalı?
Öncelikle çocukların ebeveynlerini örnek aldığı ve taklit yoluyla davranış geliştirdikleri unutulmamalıdır. Ebeveynler telefonla geçirdikleri vakti olabildiğince azaltmalı, çocukla kaliteli vakit geçirebilecekleri aktiviteler planlamalı.
Çocukların gün içerisinde ekrana bakma süresi 1-2 saat olarak kısıtlandırılmalı ve 2 yaş altındaki çocukların ekran karşısına geçmemesine özen gösterilmeli (Mustafaoğlu, Özdinçler,Yasacı & Zirek, 2018).
Cep telefonu ve diğer teknolojik aletler mümkün olduğunca yatak odasında bulundurulmamalı, bulunduruluyorsa da radyasyon kesici kapalı bir çekmecede durmasına dikkat edilmeli.
Çocukların ziyaret ettikleri internet siteleri, izledikleri videolar, sosyal medya kullanımları, maruz kaldıkları içerikler mutlaka takip edilmeli.
Evde çocuklar dahil tüm bireylerin bir arada olduğu bir ortamda belirli, makul ama kesin kurallar konmalı ve tüm bireylerin uygulamaya istekli olduğu netleştirilmelidir.
Cep telefonları cepte değil çantada taşınmalı, mümkün olduğunca vücuttan uzak tutulmalı.
Konuşmalar cep telefonu direkt kulağa götürülerek değil, kulaklıkla veya hopörlerle yapılmalı.
Telefonların eğlence aracı olarak kullanımı oldukça azaltılmalı, iletişim amaçlı kısa süreler kullanılmalı.
Yaşadığımız dijital çağda kullandığımız ve maruz kaldığımız cep telefonları ve diğer teknolojik aletlerin içindekilerle beraber bize hem kolaylık hem zorluk getirdiğinin farkında olarak bilinçli kullanımını sağlamak ve olası zararlarından çocuklarımızı korumak da bizim elimizde, unutulmamalı :)